HPV AŞISININ MAHKEME KARARI İLE SGK TARAFINDAN KARŞILANMASI
- Av. Naz UYANIK
- 7 gün önce
- 3 dakikada okunur
Kadın sağlığını yakından ilgilendiren rahim ağzı kanseri, erken önlemle büyük ölçüde engellenebilir bir hastalık olmasına rağmen HPV aşısının geri ödeme kapsamında olmaması nedeniyle pek çok kadın için erişilebilir değildir. Ancak son dönemde açılan davalar ve verilen mahkeme kararları, hem bireysel sağlık hakkının hem de sosyal devlet ilkesinin yeniden tartışılmasına neden oldu. HPV aşısının mahkeme kararı ile ödenmesine karar verilmesi; yalnızca tıbbi değil, hukuki ve toplumsal açıdan da önemli bir dönüm noktasıdır.
Bu makale; HPV’nin ne olduğunu, HPV aşısının neden zorunlu kabul edildiğini, vatandaşların hukuken nasıl bir yol izleyebileceğini ve söz konusu kararın sağlık hakkı bakımından taşıdığı anlamı bütüncül bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır.
1. HPV Nedir?
HPV (Human Papilloma Virus), özellikle cinsel yolla bulaşan ve yüzlerce türü bulunan bir virüs grubudur. Bazı HPV tipleri tamamen zararsızken HPV 16 ve 18 başta olmak üzere yüksek riskli tipler kadınlarda rahim ağzı kanserine doğrudan yol açabilmektedir.
Rahim ağzı kanseri dünya genelinde her yıl yüz binlerce kadının yaşamını etkilemekte ve erken teşhis olmadığı durumlarda ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. HPV’nin yaygınlığı göz önüne alındığında, önleyici sağlık hizmetlerinin önemi daha da belirginleşmektedir.
2. HPV Aşısı Neden Zorunludur?
HPV aşısı, kanser gelişmeden önce bağışıklık oluşturarak virüse karşı koruma sağlar. Tıbbi araştırmalar, aşının HPV’ye bağlı kanser vakalarının büyük bölümünü önlediğini ortaya koymaktadır.
Özellikle genç yaşlarda uygulanması önerilen bu aşının; koruyucu sağlık hizmetlerinin asli parçası olduğu, kanser geliştikten sonra değil, kanser oluşmadan önce etkili olduğu, dolayısıyla hayati öneme sahip bir tedbir niteliği taşıdığı kabul edilmektedir.
Mahkemeler ve bilirkişiler, HPV aşısını “isteğe bağlı bir hizmet” değil, zorunlu nitelikte bir tıbbi koruma aracı olarak değerlendirmektedir.
3. HPV Aşısının Hukuki Olarak Karşılanması: SGK Başvurusu ve Dava Süreci
HPV aşı bedelinin SGK tarafından karşılanması için izlenen süreç genel olarak iki aşamadan oluşur:
A) SGK Başvurusu
Aşıya ilişkin doktor reçetesi alınır.
Aşı ücretinin ödendiğini gösteren faturalar temin edilir.
Yapılan aşıların kutuları muhafaza edilir.
Bu belgelerle birlikte kişinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili birimine başvuru yapılır.
SGK, halihazırda yapılan başvurularda aşının geri ödeme listesinde olmadığı gerekçesiyle ret kararı verebilmektedir.
B) Dava Süreci
SGK’nın başvuruya karşın ret yanıtı vermesi durumunda kişi, Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan alacak davası açabilir. Bu davada mahkemeler özellikle şu kriterleri inceler: Aşının “iyileştirme ölçütü” kapsamında olup olmadığı, hastalığın hayati tehlike taşıyıp taşımadığı, aşının koruyucu sağlık hizmeti niteliği, başvurunun tıbbi gerekliliği ve sunulan deliller. Buna istinaden mahkeme, somut olayı incelemekte ve sağlık hakkı kapsamında davanın kabulüne karar verebilmektedir.
4. Sağlık Hakkının Önemi
Anayasa’nın 56. maddesi, devlete sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını koruma yükümlülüğü yüklemektedir. Sağlık hakkı, yalnızca tedavi hizmetlerini değil, koruyucu sağlık hizmetlerini de kapsar.
Bu nedenle devletin; hastalık ortaya çıkmadan koruyucu önlemleri desteklemesi, vatandaşlara eşit ve erişilebilir sağlık hizmeti sunması, maddi imkânı olmayan bireyleri güvence altına alması bir tercih değil, anayasal bir zorunluluktur. HPV aşısı, bu kapsamda sosyal devlet ilkesinin somut bir gereği hâline gelmiştir.
5. Emsal Nitelikteki HPV Aşının Ödenmesi Kararı;
Ankara 16. İş Mahkemesinde görülen bir davamızda mahkeme;
“Uyuşmazlık davacının kullanılmasının sağlık yönünden iyileştirme ölçütlü olan HPV Gardasil aşı bedelinin kurum tarafından davacıya yasal faizi ile birlikte ödenip ödenmeyeceğine ilişkindir.
Mahkememizin 2023/…. E.sayılı dosyasının da aynı konuda açılmış bir dava olduğu ve bu dosyada alınan 02/07/2024 tarihli rapor ile; dava konusu aşı olan Gardasil HPV 9'un; 11,16 ve 18'e karşı koruyuculuk sağlayan bir virüs aşısı olduğu, kanser aşısı olmadığı, kadını HPV16 ve 18'den koruyarak öncü hastalıkların (CIN) oluşmasını önlediği ve takibinde eğer oluşacak olan CIN tespit edilip tedavi edilmezse ve uzun yıllar sonra kansere dönüşebileceği kabul edilirse, kanseri önlediğinin kabul edildiği, yani Gardasil isimli aşının CIN'i önlemekle ve böylece CIN'den gelişebilecek kanseri önlemiş olduğunun söylenebileceği, ülkemizde erken yaşta evliliklerin olması ve her ne kadar yaygın ve başarılı bir tarama programı ücretsiz olarak tüm topluma sunulsa da düzenli olarak bu taramaları yaptıramayan, sigara kullanımı olan kadınlar gibi yüksek riskli grubunun azımsanmayacak sayıda olduğu bu nedenle hekimin uygun görmesi reçete etmesi ve kadının da isteği ile aşının yapılabileceği ve geri ödeme kapsamına da alınabileceği" yönünde görüş bildirilmiştir.
Somut olayda, davacı "rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşı bedeli ile ilgili ödediği bedelin iadesini" istemiştir.
Kanser, ölümcül ve pahalı bir hastalıktır. Dolayısıyla kanser hastalığı oluştuktan sonra SGK tarafından karşılanan bir çok pahalı tedavi karşısında davaya konu aşı ile sağlanan koruyuculuk oldukça etkili ve ucuzdur.
Yargıtay ilamlarında, bu davalarda temel alınan ölçütün "iyileştirme ölçütü" olduğu, bu kapsamda da ilacın, hayati öneme haiz olması ve zorunlu olması halinde davanın kabul edileceği ifade edilmiştir. İyileştirme ölçütünün içerisine, kanser hastalığına yakalanmasını önleme de girmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”
Bu karar sadece müvekkilimiz için değil, HPV aşısını kendi bütçesiyle karşılamak zorunda kalan tüm kadınlar için yol gösterici niteliktedir. Aynı zamanda sağlık hakkının kapsamının koruyucu hizmetleri de içerdiğinin güçlü bir yargısal teyididir.
Sonuç
HPV aşısı, kadın sağlığını doğrudan ilgilendiren ve kanser riskini büyük oranda ortadan kaldıran zorunlu bir koruyucu sağlık hizmetidir. SGK’nın bu aşıyı karşılaması hem tıbbi gereklilik hem de anayasal bir yükümlülüktür. Ankara 16. İş Mahkemesi ve diğer mahkemelerin verdiği kararlar, bu yönde atılmış önemli adımlar olup benzer durumdaki bireyler için emsal niteliği taşımaktadır.



Yorumlar